Follow Life

Tarık Gül “Bildiğimiz bütün kuralları unutalım. Kuralları artık sokak belirliyor.”

MODA

Hepimizin bildiği gibi modaya yön veren, trendleri belirleyen moda editörleridir. Moda ve stil denildiğinde akla gelen ilk başarılı isimlerden biri olan Tarık Gül ise bunun tam aksini iddia edenlerden. "Moda hızlıca değişen dinamiklere sahip bir kavramdır. Stil ise modayı yönetme sanatıdır. Sizi siz yapan ne varsa, tüm benliğinizle ışığınızı doğru bir şekilde ortaya çıkarmak için yeni bir yolculuğa başlayın." sözüyle moda dünyasının tüm tabularını yıkmış ve şimdilerde ise Qod isimli markasını bizlerle buluşturan Tarık Gül, Furkan Canarslan’ın moda ve stil ajandasına konuk oldu. Son olarak sözlerine; Modanın artık rahatlıktan ve sokak stilinden ortaya çıktığını ekleyen Tarık Gül ile okurlarımız için çok özel bir röportaj gerçekleştirdik.

Bize biraz kendinizden bahseder misiniz? Tarık Gül kimdir?

1989 Samsun doğumluyum ve tipik bir oğlak burcuyum. Hayatımda önceliklerim hep iş ve başarı odaklı oldu. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümü mezunuyum. Bir yıl kendi sektörümde çalıştıktan sonra Roma’ya, iki aylık bir eğitim programına gittim ve döndüğümde sektör değiştirerek İstanbul’a gidip moda eğitimi almaya karar verdim. Aslında moda ve tasarım küçüklüğümden beri merceğimde yer alıyordu ama bunu kendime bile bir bölüm seçmek için itiraf etmemiştim. İstanbul Moda Akademi’sinde “styling” eğitimi aldıktan sonra kısa süreli Zara, Beymen, Lidyana gibi markalarda çalışıp ardından freelance olarak styling yapmaya karar verdim. Ve sonrası çorap söküğü gibi geldi. Tabi bu süreç çok kolay olmadı, sürekli çalışmak ve öğrenmek ile geçti.

Eskişehir kendimi bulduğum, en güzel yıllarımı geçirdiğim şehir.

Eskişehir’in sizin için öneminden bahsedelim o halde?

Eskişehir kendimi bulduğum, en güzel yıllarımı geçirdiğim şehir. Üniversite ile birlikte “Latin Dansları” eğitimi alıp sonra da bu alanda eğitmenliğe kadar uzanan bir yolum oldu. Dans geceleri, gösteriler, dans kostümleri ve dans ile gelen arkadaşlıklar beni adeta Eskişehir bağımlısı yapmıştı.

Sizi tanıdığımdan beri adınız, moda ve stil kelimeleriyle aynı cümlede geçiyor. Ve yıllardır değişmeyen bir stil ikonu “Tarık Gül” karşımızda. Moda ve stil, nasıl bir tutku haline dönüştü?

Her şey aslında küçükken tohum verir ve biz gördüğümüzü anlayamayız. Bu yüzden üzerine gitmeyiz çok fazla. İlk gardrobumu ve kitaplığımı kendim tasarlamış ve marangoza yaptırmıştık. O zaman, Pinterest gibi ilham alacağımız bir yer de yoktu. Yine küçüklüğümden beri bir düğüne gidileceği zaman kıyafet tasarlamaya çalışırdım, saç modeli seçerdim, aile bireyleri de bir şekilde dediklerime kulak verirlerdi. Sonra üniversite hazırlığı başlayınca çalışkan bir birey olarak tek düşündüğüm iyi bir bölüm kazanmak oldu ve tutkular rafa kalktı. Ta ki bir an bekleyip yeniden alevlenene kadar. Roma bir dönüm noktası oldu. Sokakları, müzeleri, insanları ve “Ben gerçekten ne yapmak istiyorum?” sorusunu bana sordurdu.

Sadeleşmek bize daha cool bir görünüm sağlıyor.

Oldukça cool bir stile sahipsiniz. Sizin, kendi tarzınızı bulmanız nasıl oldu?

O kadar çok şeyi denedim ki moda olan, uzun bir zaman aldı bu halime gelebilmek. Aslında adını kabul ettirdiğinde daha da sade bir hal alıyorsun. Modayla ilgileniyorum demek, tak takıştır demek değildir ama maalesef hepimiz bunları yaptık. Bazen taktığımız bir aksesuar bir anda kombini kostüm havasına sokabilir, işte o zaman sadeleşmek bize daha cool bir görünüm sağlıyor.

Peki, Tarık Gül kendi stilini nasıl tanımlar? Kombinlerinizde kullandığınız tamamlayıcı parçalar genellikle nelerdir?

Sakin, spor şık diyebiliriz. Tonsürton giyinmeyi çok seviyorum. Çok fazla aksesuar kullanmıyorum, en önemli tamamlayıcı seçimim ayakkabı tercihlerim oluyor. Vazgeçilmezlerim; beyaz gömlek, beyaz pantolon, boğazlı kazak ve basic beyaz tshirt.

Gün içinde ne giyeceğinize nasıl karar veriyorsunuz? Kurtarıcı bir parçanız var mı?

Kesinlikle gideceğim yere ve çalışacağım şartlara göre karar veriyorum. Ama renkleri seçerken mekânın uyumuna göre seçiyorum, malum gitmişken bir fotoğraf çekiniyorum.

Modanın her geçen gün gelişmekte olduğuna şahit oluyoruz. Bulunduğumuz zamanda moda dünyasının bulunduğu konumu değerlendirmenizi istersek neler söyleyebilirsiniz?

Bildiğimiz bütün kuralları unutalım. Kuralları artık sokak belirliyor.

Geçmişte ya da gelecekte moda dünyasında "asla" moda olmaması gerekiyor dediğiniz bir detay var mı?

İlk aklıma gelen bolerolar oluyor. Neden ve niçin diye hep sorgulamışımdır.

Yıllardır takip ettiğim kadarıyla; sadece stil değil, sizin için önemli olan bir bütün. Instagram sayfanız bu doğrultuda; gayet akıcı ve elegan duruyor. Sosyal medyada içerik paylaşırken dikkat ettiğiniz detaylar neler?

İnstagram artık bizim bir kartvizitimiz. Hatta iş hayatında bile insanlar, internet sitemden çok İnstagram’ı inceliyorlar. İnstagram için en çok dikkat ettiğim; kaliteli fotoğraflar seçip insanlara bir noktada ilham verici paylaşımlarda bulunmak oluyor. Ve kesinlikle renk skalasına da çok dikkat ediyorum. Hatta sadece postlarda değil artık hikayelerde bile boş bir içerik paylaşmamaya özen gösteriyorum.

Bugün başarılı bir markayı yönetiyorsunuz. Farklı bir sektöre adım atarak Qod’u yarattınız. Qod’un bu yaratım serüvenine dair detayları bizimle paylaşır mısınız?

Her zaman bir marka çıkarma hayalimiz vardı ve bunun tekstil olmasını istemiyorduk. Bu noktada karantina günlerinde, evde otururken aklımıza gelen bir oluşum oldu aslında Qod. Aylarca hazırlık ve araştırma aşaması sürdü. Şu an giderek büyüyen bir seramik markası haline dönüşüyor.

Dünyanın hangi şehri, sizin ruhunuzu en doğru şekilde yansıtıyor? Neden?

Roma. Şehrin dokusu, mimarisi, konuşulduğu dil… Kısaca hepsine hayranım. Tabi birkaç ay orada yaşama imkânım olduğu için de birçok duyguyu konsantre bir şekilde yaşama fırsatı buldum diyebilirim.

Birçok ünlü isimle birlikte çalışıyorsunuz. Giydirmekten keyif aldığınız o isimleri bizimle paylaşır mısınız?

Dergi çekimleri sayesinde ilk ünlü çekimlerim oldu. Daha sonra albüm, konser, basın çalışmaları için giderek bu sayı artmaya başladı. İlk aklıma gelen isim tabi ki Ajda Pekkan. Eğlenmek, saygı duymak, saygı duyulmak, öğrenmek gibi birçok duyguyu bir arada yaşadığım bir isimdi kendisi.

Peki Tarık Gül, bir look tasarlarken nasıl bir ütopya kuruyor ve genellikle nelerden ilham alır?

O projenin dinamiklerinden, hitap ettiği kitlenin dünyasına inebilmekten geçiyor bütün olay. Film izlemeyi çok severim ve sahnelere bakarken hep bir gün bir yerde kullanabileceğim bir detay vardır diye kafama not ederim beğendiğim görselleri. Ayrıca çok fazla Pinterest, instagram görselleri tarıyorum gün içerisindeki boşluklarda.

Kendinizi iyi hissettiğinizi değil sadece vücudunuzu da iyi gösteren parçalar seçin ve “Trend” kavramından uzak durup kombinlerinizdeki fazlalıklardan arının.

Dergimiz okuyucuları için stylingde ki kurtarıcı parçalara dair tüyolar verir misiniz?

Kendinizi iyi hissettiğinizi değil sadece vücudunuzu da iyi gösteren parçalar seçin ve “Trend” kavramından uzak durup kombinlerinizde ki fazlalıklardan arının. Güçlü bir çanta ve ayakkabı ile stilinizi konuşturun. Ve logolu tasarımlardan uzak durun.

Tarık Gül markasını, en iyi tanımlayan kelimeler nelerdir?

Kendinden emin, net, sınırları olan, çözüm odaklı.

Kendinize vermiş olduğunuz en büyük hediyeniz, nedir diye sorsam?

Bir adım atarken karşıdakinin yerine kendimi mutlaka koymaya çalışırım ve ego unsurunu en dibe indirmek diyebilirim.

Vogue Italia için beklenenin ötesinde diyebileceğim bir çekim gerçekleştirdiniz. Ve böylece zirvenin tek hâkimi olduğunuzu bir kez daha kanıtlamış oldunuz. Bu çekimin biraz bilinmeyen yönlerine değinmenizi istesem?

Aslında bende bu kadar ses getireceğini tahmin etmemiştim. Kendi kültürümüzü yansıtmayı seviyorum ve bu süreçte ön hazırlık sayesinde yeni bilgiler ediniyorum. Çekimin temasına göre uygun modeli bile birkaç ay bekledik, istediğimiz dünyayı yaratabilmek için.

Doğubayazıt ilçesinde düzenlenen Dosso Dossi Fashion Show 2020-21 Kış Kreasyonu Dijital Platform Defilesi’nin çekimlerinin stylingini üstlendiniz. Gerçekleşen bu Fashion Show ile birlikte dijitale dönmeyi nasıl buluyorsunuz?

Defilelerin dijitale dönmesi çok daha ulaşılabilir olsa da backstage heyecanı hem modellerde hem ekipte tabi ki eskisi gibi olamıyor. Çünkü bir şeyler olmayınca tekrar edebilme şansınız var bu da o heyecanı ister istemez yarım bırakıyor. Tabi lojistik olarak seyircisiz olması da istediğiniz her yerde defile yapılabilmesine imkân tanıdığından çok güçlü görsel bir dünya sunmamıza olanak sağlayacak.

Ajda Pekkan; gerçekten bir okul. Eğlenmek, saygı duymak, saygı duyulmak, öğrenmek gibi birçok duyguyu bir arada yaşadığım bir isimdi.

Her zaman şarkılarından söz ettiren Süperstar Ajda Pekkan, bu seferde sizinle birlikte stylingiyle oldukça gündeme geldi. Böyle büyük bir isimle çalışmak oldukça heyecan verici olmalı. Peki sizin için nasıl bir duyguydu bu?

Daha önce ki soruda da dediğim gibi gerçek anlamda bir okul. Düşünsenize; benim kitaplardan okuduğum moda akımlarını kendisi deneyimlemiş, birçok şeyi zaten giymiş. Dolayısıyla çok kolay bir süreç değil, bir şeyleri beğendirebilmek. Ayrıca vücudunu en iyi tanıyan çalıştığım kişi kendisi. Bu kadar çok bilgi ve deneyime sahip olup asla ego yapmayıp benim gözümü çok sevdiğini ve güvendiğini de hep dile getirir. İlk çalışmaya başlama hikayemiz de böyle oldu. Bir çekim için bir araya geldik ve 20 kombin götürdüm ve 18’i oldu ve “Sen, beni nasıl bu kadar iyi tanıyabildin?” demişti. Sonrası da çok güzel bir şekilde devam etti. Sadece iş değil, Ajda Hanım için iletişim ve saygı da çok önemlidir. Elektriğimiz çok güzel tuttu. Ve bu sayede de son yılların konuşulan looklarında beraber çalışma imkânımız oldu. Ve hepsinde ikimizin imzası var.

Stylist ayrıca yeri geldiğinde iyi bir tasarımcıdır. Sizin hiç bir ürün tasarlayıp ürettiğiniz oldu mu?

Çalıştığım ünlüler için birçok kez bir tasarımcıyla birlikte yol aldığımız zamanlar oldu. Tek başına tasarım yapmak benim için çok iddialı çünkü bu alanda, o işin uzmanı varken onlar ile birlikte ilerlemek çok daha başarılı bir sonuç getirir.

Sahip olduğunuz safi pozitif enerjiyi, gülümsemenizle karşısındakine geçiren birisiniz. Bu enerjinizin kaynağı nedir?

Küçük bir Polyanna’yım. Bir şeyleri düşünüp, dert edip, söylenip ve hatta düzeltme imkânımız olmadığının farkındayım. O yüzden değiştirebilecek doğrultuda adımlar atmayı tercih ediyorum. Şu an fark ettim de ‘gülümsemek’ doğru bir tabir benim için. Çok fazla gülen bir insan olmam hatta komedi unsurlarında herkesin güldüğü ortamlarda bile. Ama her daim gülümsemeye çalışırım.

Günde rahatlamaya ve kendinizi bütün streslerden arındırmaya sadece bir saatiniz var. O bir saatte ne yapardınız?

Bu soru çok zor oldu. Çünkü böyle bir şeyi hiç yapamıyorum. Kafam hep bir sonraki saati düşünüyor ve buna hep ihtiyaç duyarım. İlla bir cevap vermem gerekiyorsa; galiba teknede akşam üzeri uzanmak iyi gelirdi.

Son olarak, yakında gerçekleştirmeyi düşündüğünüz bir projeniz var mı?

Hem beğendiğim ürünleri satabileceğim hem de danışmanlık verebileceğim bir konsept store açmak istiyorum.

Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.