EK SANAT
Sanatın yolculuğu, her sanatçının kendi hikâyesiyle şekillenir. Kimi zaman bir tuvalde renklerin diliyle, kimi zaman çizgilerin ritmiyle, kimi zaman da mekânın ruhuyla karşımıza çıkar. Bu köşede her sayıda farklı sanatçıları sizlerle buluştururken, onların dünyalarına birlikte adım atmayı amaçlıyorum.

Sanat, yalnızca estetik bir ifade değil; kültürün, kimliğin ve bireysel deneyimlerin bir yansımasıdır. Ben de bir eğitimci, gözlemci ve meraklı bir sanat yolcusu olarak, bu hikâyeleri sizlere aktarmaktan büyük mutluluk duyuyorum.
Bu sayıda iki genç sanatçıya, Ramazan Şanlıdağ ve Berkcan Yılmaz’a yer verdim. Onların üretimlerinde, geçmişle bugünü, mekânla insanı, hayalle gerçeği buluşturan özgün bakış açılarını keşfedeceğiz. Şimdi sizi önce Berkcan Yılmaz’ın eserleri, ardından Ramazan Şanlıdağ ile baş başa bırakıyorum.
BERKCAN YILMAZ
2001 yılında İzmir’de doğan Berkcan Yılmaz (Bekoart_), Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nden mezun olmuştur. Mimarlık eğitimiyle kazandığı mekânsal algı, estetik duyarlılık ve teknik birikimini illüstrasyon alanına taşıyarak kendine özgü deneysel bir üretim dili geliştirmiştir.
Sanatçı, özellikle mimari perspektif ve detaylara verdiği önemle öne çıkmaktadır. Fotoğraf üzerine illüstrasyonlar yaparak insanın ölçek algısıyla oynar; kent ve çevreyi farklı bakış açılarıyla yeniden yorumlar. Çizimlerinde mekânın ruhunu, yapının karakterini ve anlatının atmosferini güçlü görsel ifadelerle yansıtmayı hedefler.
Yaratıcılığı sanatının merkezine koyan Yılmaz, illüstrasyonu yalnızca görsel bir ifade biçimi olarak değil; mekânı, kültürü ve insan deneyimini anlamlandıran disiplinler arası bir alan olarak görmektedir.
İllüstrasyonlarımda, mekânın ruhunu çizgiyle görünür kılmaya çalışıyorum.
RAMAZAN ŞANLIDAĞ
2000 yılında Kahramanmaraş’ta doğan Ramazan Şanlıdağ, lise eğitimini Kahramanmaraş Güzel Sanatlar Lisesi’nde, akademik eğitimini ise Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü’nde tamamladı (2023). Lisans eğitimi süresince, günümüz Türk resim sanatının önemli isimlerinden plastik resim dersleri aldı. Sanatçı, çalışmalarını Eskişehir’deki kişisel atölyesinde sürdürmektedir.
Şanlıdağ, resimlerinde izleyicilerini “kendisini ait hissettiği öznel distopik ve ütopik coğrafyalarla” bir yolculuğa çıkarmayı amaçlar. “Bir resim, bir hikâye” anlayışıyla yola çıkan sanatçıya göre kültürel değerler, toplumların manevi miraslarıdır. Bu mirasların, modern bilimin temelini atan antik uygarlıklar sayesinde günümüze taşındığını ve görünür kılındığını kompozisyonlarıyla vurgular. Her eserinde toplumların kimliklerini, yaşanmışlıklarını ve kültürel motiflerini yansıtır.
Sanatçı, Etnografya isimli ilk kişisel sergisiyle izleyici karşısına çıkmıştır. Ona göre “Etnografya”, geçmişin izleriyle bugünün arasında bir miras köprüsü kuran önemli bir kavramdır.
Resimlerim, geçmişin izleriyle bugünün ve yarının hikâyelerini aynı tuvalde buluşturduğum yolculuklardır..
