Pozitif ve sıcak enerjisiyle: Dilek Alkan Özdemir

Dünyanın en eski sanatlarından olan seramik sanatını icra eden ve öğrencilerine de bilgilerini aktaran seramik sanatçısı Dilek Alkan Özdemir röportaj konuğumuz oldu. Anadolu Üniversitesi’ndeki atölyesinde bizleri ağırlayan Özdemir, seramik sanatı hakkında değerli bilgiler verirken kendi hayatından da bahsetti. Öğrencilerine özlem sanatçı, içinde bulunduğumuz dönemden en kısa zamanda çıkıp öğrencilerine kavuşmak istediğini söyledi. Yaptığı eserler kadar sıcak halleriyle de bizi kendine hayran bırakan Özdemir’in röportajını keyifle okumanızı diliyoruz.

KÜLTÜR & SANAT 08.01.2021, 12:47 16.01.2021, 19:05
Pozitif ve sıcak enerjisiyle: Dilek Alkan Özdemir

Yaptığınız meslekten zevk alıyorsanız onu bir iş olarak görmüyorsanız ve her sabah atölyenin kapısından heyecanla giriyorsanız çok şanslısınız ve ben o kişilerden birisiyim.

İlk olarak bize kendinizden bahseder misiniz?

Eskişehirliyim, eğitim hayatımı Eskişehir’de geçirdim. Kızım ve eşimle birlikte Eskişehir’de yaşıyoruz. Anadolu Üniversitesi Engelliler Entegre Yüksekokulunda seramik doçentiyim ve seramik sanatçısıyım.

Bilmeyenler için seramik sanatından kısaca bahseder misiniz?

Seramik sanatı, dünyanın en eski sanatlarından biridir. Tarihi, coğrafyayı, tüm yaşantıları, teknolojiyi, tekniği aslında toplum kültürünü oluşturan tüm değerleri içerir. Bir seramik form üzerinde araştırma yapıldığında yapıldığı dönemdeki pek çok soruya cevap bulunabilir.

Seramik formlarımda hepimizin aşina olduğu tanıdık bildik objeleri kullanarak yaşadığımız kaosu ifade etmeye çalışıyorum.

Seramik sanatı kendi içinde üç boyutlu formlarla heykel ve iki boyutlu yüzey tasarımlarıyla da resim sanatıyla iç içedir. Zihninizde kurguladığınız tasarımlarınızı ifade edebileceğiniz yegâne sanat seramiktir bence. Seramik çamurunun sizin istediğiniz her şekle her boyuta her dokuya uyum sağlayan organik bir yapısı vardır. Seramik, sanat olmasının dışında tıpta, mühendislikte, endüstriyel ürünlerle evimizde ve kısaca her yerde var.

Seramik Sanatlarına olan ilginiz ne zaman ve nasıl başladı?

Seramik öğrenimime her ne kadar 1991 yılında Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde başlasam da aslında seramikle tanışmam daha önceki yıllara dayanır. Ben dönemime göre şanslıydım. Ressam ve çok yönlü bir sanatçı olan yengem sayesinde sanatla ve sanat malzemeleriyle çok küçükken tanıştım. Ama “Ben bu işi yapmalıyım, seramik eserler, objeler üretmeliyim” dediğim dönem fakülteye girmemle başlar. Sonra zaten zamanın nasıl geçtiğini anlamadım. Yaptığınız meslekten zevk alıyorsanız onu bir iş olarak görmüyorsanız ve her sabah atölyenin kapısından heyecanla giriyorsanız çok şanslısınız ve ben o kişilerden birisiyim.

Eserlerinizi oluştururken neler sizi besler, ilham kaynaklarınız var mı?

Toplumdaki sosyal konular her zaman ilgimi çekmiştir. Geçmişte iz bırakmış olaylar, bunlar deyimler olabilir efsaneler olabilir. Bunun dışında geçmişten günümüze süregelen sosyal sıkıntılar, bitip tükenmeyen hayatın hızı ve bizlerin de o ana yetişme çabamız eserlerime tema olmuştur. Seramik formlarımda hepimizin aşina olduğu tanıdık bildik objeleri kullanarak yaşadığımız kaosu ifade etmeye çalışıyorum.

Eskişehir bölgesel olarak sanat ve kültürün gözde merkezlerinden birine dönüşmek üzere

Eskişehir’i ve Türkiye’yi sanata bakış açısından nasıl değerlendirirsiniz? Sanatınızın Türkiye’de hak ettiği yerde olduğunu düşünüyor musunuz?

Biz çok parlak ışıl ışıl bir kentte yaşıyoruz. Çok şanslıyız. Eskişehir bölgesel olarak sanat ve kültürün gözde merkezlerinden birine dönüşmek üzere. Buradaki başarı tabii ki öngörüsü olan liderler, ekip ve şehrin aydın insanlarıyla birlikte oluyor. Öncelikle çocukların ve gençlerin sanat algısını geliştirmek çok önemli. Şehrimizde açılan sanat galerileri, atölyeler ve bunların yaptıkları workshoplar, sergiler, şehrimizdeki müzeler bu sanat ortamını destekliyor. Hayatlarına sanatın dokunduğu çocuklar ve gençlerin ileride mutlaka söyleyecek sözleri olan kişiler olacağına inanıyorum. Eskişehir tabii ki Türkiye üzerinde bir ışık. Tüm kentlerde benzeri çalışmalar var ama koşullar her zaman aynı değil maalesef. Ben umutlu bir kişiyim her zaman daha iyi olacağına dair inancım hep vardır.

Kişisel sergilerinizin yanı sıra karma sergilere de katılıyorsunuz. İnsanların geri dönüşleri, yorumları nasıl oluyor?

Kişisel bir sergi hazırlamak hem çok heyecan verici hem de stresli bir süreç. Temanızı belirleyip yaratıcı süreç içinde heyecan ve coşkuyla çalışmalarınızı hazırlamak ve sonunda eserlerinizi 7’den 70’e tüm sanat severlerle buluşturmak gerçekten tarifi zor olan, çok tatmin edici bir duygu.

Karma sergilerden ve konferanslardan alınan duygular ise çok daha farklı. Aynı dili konuşan kişilerle, özellikle konulu sergilerde aynı konuyu aynı malzemeyle, özgür ve özgün olarak ne kadar farklı biçimlerde ifade edilebileceğini görüyoruz ve paylaşıyoruz. Bu yıl akademisyen olarak 24. yılım. Bu geçen süre içinde ülkemizde ve 30’a yakın farklı ülkede sergi ve konferanslara katıldım. Farklı bir coğrafyada olmak, farklı kültürleri tanımak o bölgenin sanatçısıyla paylaşımda bulunmak kişinin sanatsal ve akademik yaşantısına farklılık getirmesi, sanatçının ruhunun beslenmesi açısından çok önemli. Bu nedenle sanat değişim programlarının, sergilerin ve konferansların mutlaka takip edilmesi ve mümkün olduğunca katılmak gerektiğini düşünüyorum.

Aynı zamanda Anadolu Üniversitesi’nde Doçent’siniz, öğrencilerinizle ilişkiniz nasıl? Akademik hayatında Dilek A. Özdemir nasıldır?

Anadolu Üniversitesi Engelliler Entegre Yüksekokulu’nda seramik bölümünde doçentim. Üniversite hayatım da Anadolu Üniversitesi’nde geçti. Yani tam bir Anadolu Üniversiteliyim. Burada Eskişehir’de Anadolu Üniversitesi’nde öğrenci olmanın da çok büyük bir şans olduğunu vurgulamak istiyorum aslında. Bizim öğrencilerimiz rahat, huzurlu ve dolu dolu aktiviteyle geçirebileceği bir üniversite hayatı bulur Anadolu Üniversitesi’nde. Engelliler Entegre Yüksekokulu Seramik bölümü olarak baktığımızda, öğrencilerimiz işitme engeli olan seramik tasarımcısı adayları. Ders programları açısından Güzel Sanatlar Fakültesi’nden farkları yok. Tek farkları işitme kayıplarının olması. Her zaman benim öğrencilerimle ilişkimin sıcak olduğunu düşünmüşümdür. Karşılıklı iletişim ve iyi niyetle bu noktaya varıyorsunuz zaten. Bir de sanat, isteyerek yapılan içten gelen bir duygu bu nedenle onlara önce mesleği sevdirmek gerek. Birlikte çalışıyoruz üretiyoruz. Onlar kendi çalışmalarını yaparken ben de aynı atölyede seramiklerimi yapıyorum.

Uzun bir karantina döneminden geçtik ve hala pandemi dönemindeyiz. Bu dönemde neler yaptınız, nasıl önlemler aldınız?

Tüm dünyanın üzerine çöken bu durum yıpratıcı endişe verici bir süreç. Uzmanların tavsiyeleri doğrultusunda hareket ediyoruz. Öğrencilerimi, onlarla birlikte çalışmayı özledim. Onlar da özledi. Yazışıyoruz, internet ortamında buluşuyoruz ama tabii ki aynı şey değil. Bu bir süreç ve geçecek. Evde kaldığımız dönemleri değerlendirmek gerek tabii. Bu dönemde biraz kendi kendime kaldım, iç dünyama döndüm kaygılar, endişeler, ümitsizlik, boşluk her şey aklınızdan geçiyor. Biraz birikmiş kitapları okumaya ağırlık verdim, yeni sergiler için çizimler tasarımlar yaptım, ufak tefek seramik çalışmalar yapmaya çalıştım çünkü çamura dokunmayı özlüyorsunuz. Aslında 02 Haziran 2020’de bir kişisel sergi açtım. Pandeminin ilk dönemlerinde onun telaşı içindeydim. Önceden planlanmış bir sergiydi ama pandemiye denk geldi. Değişik bir tecrübeydi benim için. Sınırlandırmalara rağmen izleyicisi çokça oldu.

Ben umutlu bir kişiyim her zaman daha iyi olacağına dair inancım hep vardır.

Özel hayatınızda nasıl birisiniz, neler yapmaktan hoşlanırsınız?

Genel olarak pozitif bir insanımdır. 14 yaşında bir kızımız var. İmkânımız oldukça ailecek farklı coğrafyaları görmeyi, kültürel gezileri seviyoruz. Yeni lezzetler, yeni mekanlar keşfetmeyi severiz. Kitaplar vazgeçilmezim, sinemaya ve konserlere gitmeyi severim.

Son olarak, seramik sanatıyla ilgilenmek isteyen okurlarımıza hangi tavsiyelerde bulunursunuz?

Şu da bir gerçek ki toprağa dokunmak insanı rahatlatır, negatif enerjinizi alır. Şehir hayatının bizi doğadan gittikçe koparttığı günümüzde, ben herkese toprak ve çamur ile uğraşmayı tavsiye ediyorum. İnsan dile getiremediklerini seramikle ifade edebilir. Bizim işimizin her aşaması heyecanlı ve sürprizli. Şimdi malzemeye ulaşmak da çok kolay, seramiklerini evlerinde şekillendirip atölyelerde pişirme şansları var. Belediyelerin sağladığı atölye ortamları var, oralardaki kurslarda seramikle tanışabilirler.

Röportaj: Şerife Varol
Fotoğraflar: Can Catker

Yorumlar (0)
Ayın Anketi Tümü
Yeni Yıl'da Hangi Kararları Alıyorsun?
Yeni Yıl'da Hangi Kararları Alıyorsun?
10
açık