Zarif stil seçimleri ile Nilseli Baran

İş hayatınız dışında kendinizi nasıl tanımlarsınız?

Açıkçası karakterimle harmanlanmış, hatta tüm hayatımla bütünleşmiş bir mesleği icra ediyorum. Bu yüzden kendimi tanımlarken iş hayatımda ve dışında şeklinde bir ayrım yapmam zor. Hayatımın her alanında özgür ruhlu, tek düzeliği ve sıradanlığı reddeden, araştırmacı, titiz, seçici, yaratıcı, daha iyisini yapmaya çalışan ve prensiplerinden ödün vermeyen biriyim.

Özel yaşantınız nasıl geçiyor, öncelikleriniz nelerdir?

Bireyselliğimi kaybetmediğim, kendime ve sevdiklerime bolca vakit ayırabildiğim bir evlilik hayatım var. Aynı zamanda iş ortağım olan eşim dışında önceliğim annem ve kız kardeşlerimle zaman geçirmek. Sosyal etkileşimi çok fazla olan ve sevdiklerine zaman ayırma konusunda son derece cömert biri olarak bin parçaya bölünüyorum diyebilirim. Diğer yandan kendiyle baş başa kalmayı kendine vakit ayırmayı da çok seven biriyim. Yalnız alışveriş yapmayı, netflix müdavimi olarak oradan seçtiğim dizi ve filmleri izlemeyi çok seviyorum. Onun dışında özel hayatım sporla, seyahatlerle ve okumalarla dolu. Bu arada Anadolu Üniversitesi Sosyoloji bölümünde büyük bir keyifle ikinci üniversitemi okuyorum.

İlgi alanlarınız nelerdir, hayattan daha fazla keyif almanızı sağlayan tutkularınız var mıdır?

Hayatımın son üç yılını dolu dolu pilatese ayırdım ve bu, hayatımda kendim için yaptığım en büyük iyiliklerden biri diye düşünüyorum. Son derece tempolu ve stresli bir iş hayatım var ve pilates benim için adeta hayata dönüş operasyonu, hayat kalitemi müthiş arttıran bir tutku. Ayrıca çok sevdiğim Neşe Karakaya hocamdan aldığım yoga eğitimime de aralıksız devam ediyorum. Bunun dışında farklı kültürler, insanlar, mekânlar tanımak için gezmeyi çok seviyorum. Tüm bu faaliyetlerimin vizyonumu ve yaratıcılığımı arttırdığına inanıyorum ki görsel sanatlara dâhil birçok alanda tasarım ve dizayn yapmak da en büyük ilgi alanlarım arasında. Örneğin ofis ve evimin tüm iç dizaynı tamamıyla bana ait.

Ne tarz giyinmek size kendinizi rahat ve mutlu hissettiriyor, stilinizden ve tercih ettiğiniz markalardan bahseder misiniz?

İtiraf etmeliyim, giyim konusu başlı başına bir ilgi alanı benim için. İş hayatımda mesleki duruşum gereği daha klasik tarzda, onun dışındaysa özel bir programım yok ise daha günlük daha rahat tarzları seviyorum. Ayakkabı konusunda sınırsız bir iştahım var ve birçok kadının aksine vazgeçilmezlerim topuklu ayakkabılar. Hangi tarz giyinirsem giyineyim bir çizgim var ve o çizgi doğrultusunda tamamen ruh halime göre seçimlerimi yapıyorum. Her şartta abartıyı sevmiyorum ve daha zarif görünmeyi tercih ediyorum. Modayı elbette yakından takip ediyorum ancak salt moda diye kendime yakıştırmadığım, içinde kendim gibi hissetmediğim hiçbir şeyi giyemem. Giyim markaları konusundaysa özellikle bir tercihim yok. Markaların beni bir kalıba sokmasına, sıradanlaştırmasına çok yer bırakmadan beğendiğim ürünlerini alır onları diğer markaların ürünleriyle kombinler yeni tarzlar yaratırım. Bu arada tasarım ürünler sunma konusunda gayet başarılı bulduğum butik mağazaları da es geçmiyorum açıkçası. Bunun dışında kıyafetlerimi kendim de tasarlıyorum. Hatta üzerimdeki kıyafetin tasarımı da modacı kuzenimle bana ait ve bu işten müthiş keyif alıyorum.

Aksesuar tercihleriniz nelerdir?

Aksesuar konusunda son yıllarda özellikle kolye, yüzük ve bileklik konusunda daha zarif tasarımlar tercih ediyorum. Vazgeçilmezlerim arasında olan küpe konusunda ise sınırım yok. Giyim tarzıma göre zarif veya abartılı ayırmadan kullandığım çok fazla sayıda küpem vardır.

Hangi mekânları beğeniyorsunuz; sürekli gittiğiniz, vazgeçemediğiniz sosyal alanlar nereleridir?

İlk tercihim son derece yoğun ve yorucu geçen günümün ardından severek yemek yiyebileceğim ve görüştüğüm insanlarla sohbet edebileceğim, bu yolla rahatlayabileceğim yerler. Bu yüzden çok gürültülü ortamlardan mümkün olduğunca uzak durmaya çalışıyorum. Eğlenmek için de gittiğim birkaç yer var elbet fakat bu alanda daha çok üniversite yıllarımı geçirdiğim İzmir’deki ve İstanbul’daki mekânları tercih ediyorum.

Başarılı ve mutlu olmak için sırlarınız ya da totemleriniz var mı?

Başarının sırrı tabi ki her şeyden evvel kendi yeteneklerini, potansiyelini keşfetmek ve yapmak istediği şeyi başaracağına kendini inandırmak. Sonrasında ise emek vermek. İnsanın emek verdiği şeyin ihanetine uğradığına ben henüz rastlamadım. Mutluluk mefhumu ise gerçekten bambaşka bir olgu. Bence insan, algısını açık tutabildiği kadar, tüm hayatı aklı ve gönlüyle hissederek, empati kurmayı başararak yaşayabildiği kadar kendisi. Kendi olabilmeyi başarmak da mutluluğun anahtarı. Çünkü mutluluk, bizim evrene bakışımızda, görebilme yeteneğimizde yani algımızda. Gerçekten bu hayat bize öğretilenden ve yaşatılandan daha başka bir yer ve kendi ‘akış’ımızı bulduğumuz zaman mutluluğu da yakalamış olacağız.

En sevdiğiniz seyahat rotalarından bahseder misiniz, tatil anlayışınızı anlatır mısınız?

Hem işim gereği hem de kültür, eğlenme ve dinlenme odaklı olarak yurtiçi ve yurtdışında büyük bir zevkle birçok yere seyahat ederim. Yazın deniz tatili vazgeçilmezlerim arasında. Bu alanda kendine özgü butik otelleri, yemekleri, denizi özetle her şeyiyle bir bütün olarak ülkemizde en sevdiğim yer kesinlikle Kaş. Çeşme ve Alaçatı da öğrenciliğimden bu yana sıkça gittiğim yerler arasında. Kışın ise kayak yapmayı çok seven biri olarak Bansko vazgeçilmezim.

Tatil anlayışım da kalıplara sokulmayı reddeder, daha keyfi ve rahat hareket edebilmeyi çok önemserim. Gündüzleri dinlenmeye çalışsam da pek yerinde duramayan biriyim. Sadece bir şeyler okumak için yerimde dururum. Akşamları ise hoş sohbet ortamları ve eğlenmeyi seviyorum.

Stock görsel önerileri: Klasik topuklu ayakkabılar, zarif kolye, küpe ve bileklik tasarımları…