Sevda Yıldırım Akbayır “İki yol vardı, ben üçüncüsünü seçtim”

Edebiyat dünyasına hızlı bir giriş yapan eğitimci Sevda Yıldırım Akbayır ile bir araya gelerek Follow’a özel keyifli bir röportaj yaptık. Akbayır ilk kitabında, insanoğlunun kendi elleriyle yarattığı felaketlerin geleceğine ışık tutuyor. ‘Ses’ türcülüğün ve diğer tüm insani doyumsuzlukların, bizi nasıl bir atmosfere sürükleyebileceğini çarpıcı bir kurguyla anlatıyor. ‘Ses’ bilim kurgu romanlarının klişelerinden sıyrılarak, kötülüğün hâkim olduğu bir geleceğin, bugünle olan bağlarını ustalıkla anlatan bir eser. Röportajımızda Sevda Yıldırım Akbayır’ı yakından tanıyacak, insanlığın son umudunu, onun hayat bulması için mücadele veren bir kadının hikayesiyle harmanladığı eserini merak edip okumak isteyeceğinize inanıyoruz.

EĞİTİM 03.05.2021, 12:45 08.05.2021, 11:35
Sevda Yıldırım Akbayır “İki yol vardı, ben üçüncüsünü seçtim”

İlk olarak bize kendinizden bahseder misiniz?

Eğitimciyim. Atayurt Koleji’nde öğretmenlik yapmaktayım. Bunun yanında öğrenci koçluğu, yetişkin eğitimleri ve eğitim danışmanlıkları ile hayata ışık olmasını sağlayacak diğer etkinlik ve projelerde yer almaktan keyif duyuyorum. Yetişkin eğitimi ve öğrenci odaklı birçok çalışmada yer aldım, eğitimler verdim ve eğitimler aldım almaya da devam ediyorum. Çünkü öğrenme hayat boyu devam eder. Tüm bunların yanı sıra doğa tutkunuyum, doğada vakit geçirmek benim için çok değerli. Doğadan besleniyorum, yeşile ve tabiata hayranım ve elbette öğrenme orada da devam ediyor, doğa muhteşem bir öğretmen. Elbette kitaplarla da arkadaşlık kuruyorum ve arkadaşlarım için boş zamanı beklemiyorum, onlara kalbim hep açık.

Kitap yazmak aslında katarsis, ben hep bunu söylüyorum. İçinde tutmak istemediklerini dışarıya yansıtma şekli…

Kitap yazmaya nasıl karar verdiniz, yeni çıkan Ses kitabınızın oluşum sürecinden bahseder misiniz?

2018 yılında kitap okurken hayatta olan birtakım şeyleri kabullenemediğimi fark ettim. Kitap yazmak aslında katarsis, ben hep bunu söylüyorum. İçinde tutmak istemediklerini dışarıya yansıtma şekli. Kimi resim yapıyor, kimi müzik… İnsanlar bir şekilde kendilerini ifade ediyorlar. Ben de yazmayı seviyorum, yazmaktan keyif alıyorum. O yüzden dedim ki, ben içimde bu anlam veremediğim ve kaygılandığım, insanlığa dokunacak duyguları dışarıya çıkartmak zorundayım, o da kitap şeklinde oldu. 2018 yılında başladım ama bir oturdum, bir kalktım, 3 ay yazmadım, 3 gün yazdım, 5 ay hiç yazmadım… Sonra zaman içerisinde bunu bitirmeliyim ben dedim ve bitirmeye başladım. Daha sonra yayınevlerine yolladım, yayınevlerinden olumlu dönüş alınca kitap baskıya girdi ve şimdi okurla buluşuyor. Bir katarsis yani; ressamın resim çizmesinden, müzisyenin müzik yapmasından çok da bir farkı yok. Edebiyata her zaman ilgim vardı, kitap okumak benim hayatım zaten, boş vakit falan değil, kitap okumak için vakit ayırıyorum ben.

Siz ne tarz kitaplar okursunuz?

Aslında çok geniş bir yelpaze var, her şeyi okuyabilirim. Tabi sevip sevmediğim kitaplar diye ayırmak istemiyorum ama bazı kitaplar çok sürükleyici oluyor. Son dönemde tarih, mitoloji ve ezoterizm kitapları en çok ilgilendiğim ve okuduklarım arasında.

Kitabımın başkahramanı bir kadın, özellikle bir kadın olmasını istedim. Çünkü ben kadına, dişil enerjiye çok inanıyorum.

“Ses” adlı kitabınızdan bahseder misiniz, okurları neler bekliyor?

Bu kitabın başkahramanı bir kadın, özellikle bir kadın olmasını istedim. Çünkü ben kadına, dişil enerjiye çok inanıyorum. Dişil enerjinin ne kadar güçlü olduğunu ve değiştirmesi gerekeceği şeyler hakkında sürekli olursa ve yol açılırsa, ne kadar aktif olabileceğini bildiğim için bir kadın kahraman seçtim. Bu kadın kahraman yollar kapalı olmasına rağmen kendi yolunu açabilen bir kahraman. Hikâyede bir de hamile bir kadın var, hamile kadını kurtarmak istiyor. Dünyaya gelecek çocuğun yeni bir umut doğuracağı anlamı taşıdığı için kadını kurtarmaya çalışıyor. Dünya çok kötü durumda şu an, karanlık bir tablo var içeride. O karanlık tablonun içinde durmaya çalışan bir kadın var, hamile kadını kurtararak aslında dünyaya yeni bir can, yeni bir umut getirmek istiyor. Kitabın içerisinde boyutlar arası yolculuklar da var, rakamların bile önemi var. Kullandığım her rakam aslında hem ezoterizmde hem de mitolojide kullanılan, sembolleri olan rakamlar. Aslında her rakam çok önemli ama burada yine o rakamların üzerine vurgu yaptım. Mesela Tesla’nın 3,6,9’u gibi bunu bilseniz çok şey değiştirirsiniz. Bir erkek var doktor, bu doktor kendi ellerinde taşıdığı enerjiyi maalesef iyi kullanamıyor. Orada da bir doktorun evrimleşmesi var, sonunda da doktorla ilgili bir sürpriz olabilir.

Kitabın devamı gelecek mi, yazarlığa devam edecek misiniz? Kitaba gelen yorumlardan da bahseder misiniz?

Tabi ki devam edeceğim. Kitabın satışı da çok iyi. İnsanların bana attığı mesajlar da inanılmaz güzel. Kendini başkahraman gibi hissedenler var, bir şeyleri dönüştürmek için hep başkalarının bir şeyler yapacağını düşünürdük ‘artık ben yapabilirim’i öğrendim diyenler, ‘bir kadın olarak kadını yüceltmen çok hoşumuza gidiyor’ diyenler var, dişil enerjinin ortaya çıkması herkesin hoşuna gitmiş gibi görünüyor. Hayatın içinden bir sürü kesit var şu an insanların yaşadığı psikolojiyi çok iyi algılamış bir kitap.

Ezoterizmden çok bahsettik, bilmeyenler için tanımını yapar mısınız?

Ezoterizm geçmişten bugüne kadar getirilmiş bilgilerin belirli bir kesimin elinde tutulmasıyla daha gizli kalabilmiş felsefi bilgilerdir. Bu bilgiler mu kıtası, Atlantis gibi kayıp kıtalara da işaret edebilmektedir. Atatürk’te özellikle Mu kıtası ile ilgilenmiş hatta Tahsin Mayatepeki bunun için özel olarak görevlendirmiştir. Atamın da bu kıtalara olan ilgisi benim de bu konulara merakımı arttırdı. Kısacası ezoterizm, o bilgileri anlayarak bir şeyleri değiştirmeye çalışmak. Perdenin arkasında, bize sunulmayan ne var çok merak ediyorum, merak duygum çok gelişmiş ve merak duygusu beni başka meraklara da yöneltiyor.

Aynı zamanda Öğrenci koçu, Yetişkin Eğitmeni, Gelişim danışmanı, EFT/NLP/Vücut Dili Eğitmenisiniz. Son yıllarda hayatımıza giren bu mesleklerden bahseder misiniz?

Einstein’ın E=mc2’si var ya, m’si madde, c’si ışık hızı, e’si enerji. Şimdi biz normal eğitimlerde de tıpta da her zamana o E=mc2’nin sadece mc’sindesindeyiz yani ışık hızı ve madde, enerjiyi unuttuk. Yani enerji o kadar kıymetli bir şey ki, dünyadaki her şey enerji ve titreşim üzerine kurulu. Enerji ve titreşimin kurallarını bilirsen, zaten evreni tanımış olursun, Tesla da aynı şeyi söylüyor. Bu eğitimlerin hepsi aslında kendine olan yakınlığını, temasını kolaylaştıracak eğitimler. O yüzden her insanın böyle bakışlara sahip olması lazım.

Online eğitim veriyorsunuz, online olarak alabiliyorlar mı?

Yetişkin eğitimlerinde online çok daha verimli geçebiliyor fakat yine de yüz yüze olmanın yerini asla tutamaz. Yetişkinler de enerji ve enerjinin kuralları daha doğru uygulanabilir ama bu akademik bilgi de çok verim alabildiğimiz bir alan değil henüz. Desteklenmesi ve materyallerle geliştirilmesi halinde daha olumlu yönde ilerleme kazanacaktır.

Kitaplarla arkadaşlık kuruyorum ve arkadaşlarım için boş zamanı beklemiyorum, onlara kalbim hep açık.

Pandemi dönemini siz nasıl geçirdiniz, normal zamandan farklı mıydı?

Farklıydı, bana bir sürü hediyesi oldu bu dönemin. Kitap çıkarttım mesela. Kendime döndüğüm, kendimle daha fazla ilgilenebildiğim bir dönemdi. Çok fazla okudum, ailemle daha sık vakit geçirme imkânı buldum. Bunların hepsi benim için çok kıymetli şeylerdi. Bunların haricinde yapmak istediğim çalışmaların ön planlarını çıkarmak için bana ciddi bir zaman verdi.

Genel olarak değerlendirmem gerekirse bu virüsün algısı bence yanlış. Bu algıyı bu şekilde değil de daha insanları korkutmadan, biz bununla ilgili her türlü ihtisasa sahibiz, her şey kontrol altında denmesi çok daha anlamlı olurdu. Çünkü korku negatif duygular içerisinde insanı en çok düşüren kavramlardan biri. O yüzden insanları korkuttukça hasta olma ihtimalleri çok daha artıyor. Enerjiyle ilgilenen insanlar zaten bu tür şeylerin insanın algısını ve bağışıklığını düşürdüğünü bilir. O yüzden doğru bir algı değil, bu algıdan da çıkmak lazım. İnsan çok güçlü bir varlık.

Online eğitim hakkında ne düşünüyorsunuz?

Eğitimin online’ ı olmaz. Çünkü eğitim dediğin şey sadece akademik bilgi değil ki. Hayatla ilgili çocuğun alabileceği her türlü temas okulun içinde gizli. Örneğin akran birlikteliği çok kıymetlidir çocuklarda. Çocuğun elinden bütün sosyalleşme becerisini, hayatla ilgili bütün beceriyi almış oluyorsun. Okulun %90’ı sosyal beceridir, %10’u akademiktir. O yüzden ben bu süreçte çocukların online eğitimde aileler tarafından çok fazla sıkıştırılmaması gerektiğini düşünüyorum. Çocuklar arkadaşlarıyla bir araya gelmeli, sokağa çıkmalı ki riskin çocuklarda çok daha az olduğu artık ispatlandı. Bu dönemde çocuklarda obezite, kas geriliği, hareket ve konuşma geriliği, işitme kaybı, göz bozuklukları arttı. Bu gibi sorunların da mutlaka konuşulması gerektiğini düşünüyorum.

Öğrencileriniz ve danışanlarınızla ilişkileriniz nasıldır?

Öğrencilerin ve danışanlarımla ilişkilerim tamamen insani. Yani ego önemlidir, insanı insan yapan egodur ama biz orada egoları ne kadar aza indirirsek, hem danışanlarla hem öğrencilerle, o kadar mutabık kalıyoruz biz ilişkimizde. Kontrol mekanizması her zaman ilişkinin içerisinde olur, o kontrol bazen öğrencinin bazen öğretmenin üzerinde oluyor. Ben şuna inanmıyorum; birisi sunuş yapacak diye onlar dinleyecek değil. Ben de onlardan çok şey öğreniyorum, her sınıfa girdiğimde bugün ben onlardan ne öğrenebilirim diyorum. Böyle bakmak lazım, öğretmenlik mesleği aslında böyle güzelleşen bir meslek, karşılıklı etkileşim var. Yaşamak ne biliyor musunuz? Ben öyle bakıyorum, onlar da bir yaşam, her biri ayrı bir evren. Yaşamak eşittir iletişim, iletişim eşittir hareket. Gerçekten öyle, ben zaten yapı olarak hareketli bir insanım, iletişim de benim o hareketimden geliyor. Doğru iletişim varsa yaşam başlıyor. O yüzden ben öğrencimde de, danışanımda da aynı şeyi düşünüyorum.

Özel hayatınıza gelecek olursak, nasıl birisiniz? Neler yapmaktan keyif alırsınız?

Evliyim, bir kız çocuğum var. Doğayla iç içe olmaktan inanılmaz keyif alıyorum. Doğa sporları yapıyorum. Trekking mesela en sevdiğim spor, hareketin olduğu bütün sporları seviyorum. Doğaya, yeşile çok büyük bir hayranlığım var, kitap okumaktan ve kendimle kalmaktan çok zevk alıyorum, hiç sıkılmıyorum. Şarkı söylemeyi çok seviyorum, müzikten de inanılmaz keyif alıyorum. Kızımla, çocuklarla vakit geçirmeyi çok seviyorum, enerjileri bana çok iyi geliyor.

Anne ve çocuğun ormanın içerisinde, ormanın hiçbir öğesi dışarıda bırakılmadan gelip içinde hem sohbet edebileceği hem hayatı anlayabileceği, bir yandan da eğitimin olduğu bir orman projesi istiyorum.

Kitap yazmaya devam etmek dışında başka planlarınız var mı?

Evet, bir orman projesi istiyorum. Yani çocuklara yönelik, ormanda vakit geçirebilecekleri bir atölye. Gerçekten bildiğiniz orman, çocuğu hayatın içinde kendini soyutlamadan var olabileceği bir proje. Bu proje, çocukların ve kadınların da için de bulunacağı bir ortam olacak. Anne ve çocuğun ormanın içerisinde, ormanın hiçbir öğesi dışarıda bırakılmadan gelip içinde hem sohbet edebileceği hem hayatı anlayabileceği, bir yandan da eğitimin olduğu bir proje istiyorum.

Eklemek istediklerin nelerdir?

Yaşamak çok güzel bir şey ama yaşam içerisinde kendine ulaşmak çok daha kıymetli bir şey. Kendine ulaşabilmenin yolları da aslında kendini iyi tanımak, hedefleri doğru belirlemek ve sürdürebilir olmaktan geçiyor. O yüzden ben, hayatı her alanıyla öğrenmenin, merak etmenin, hayal kurmanın, umutlu olmanın çok kıymetli olduğunu düşünüyorum. Ne olursa olsun insan çok güçlü bir varlık. O gücün farkında olan insanlarla yola çıkmak da harika. O yüzden ezilmiş ya da dışarıdan sorun arayan insanlar yerine kendine dönüp bakan ve ‘ben yaparım’ diyen insanlara ihtiyacımız var.

Yorumlar (0)
Ayın Anketi Tümü
Yeni Yıl'da Hangi Kararları Alıyorsun?
Yeni Yıl'da Hangi Kararları Alıyorsun?
10
açık