Cuba yolculuğuna devam

Sabah Havana’nın Prado ve Malecon arasında uzanan Modern kısmını keşfettikten sonra adanın doğu ucunda bulunan Küba’nın ikinci büyük şehri Santiago de Cuba’ya uçuyoruz.

SEYAHAT 20.01.2021, 14:58 20.01.2021, 15:14
Cuba yolculuğuna devam

Şehirde yaşayan halkın büyük çoğunluğu Afrika kıtasından göç etmiştir. 1515 yılında İspanyol istilacı Diego Velazquez de Cuellar tarafından kurulmuştur. Cespedes parka bakan Velanquez’in evi, konumu, içindeki muhteşem ahşap mobilyaları ve eşyaları ile göz kamaştırıcı. Latin Amerika’da korunmuş en eski İspanyol yapısı olarak bilinmektedir. İspanya’da kalan Araplara özgü bir sanat stili olan Müjedar sanatının karakteristik motiflerini bu evde görmek mümkündür. Sandiago de Cuba Katedrali, şehrin ilk binalarından biri olup, İspanyol’lar tarafından Aziz Catherine’e ithafen yapılmıştır. Santiago de Cuba 1 Ocak 1959’da Fidel Castro’nun Küba Devrimi’ni ilan ettiği yer olmuştur. Ayrıca Castro kardeşler bu şehirde doğmuştur. Köleler adaya ilk olarak Santiago de Cuba’ya getiriliyor ve şehir karayip kültürünün merkezi oluyor. 100-150 yıl önce çok zengin olan bu bölgede Piskoposluk merkezi, Karnaval Müzesi, İhtilal meydanı ve Ran Otel görülecek yerlerden bazıları. Şehrin romantik ruhu ve güzel insanlarla birlikte orijinal Küba’yı burada hissedebiliyorsunuz. İlk gelen kölelerin torunları burada olduğu için müzikte ve dansta da çok güçlüler.

Duvarında hala büyük mermi deliklerinin bulunduğu Moncada Kışlası UNESCO tarafından Dünya Mirası listesine alınmıştır. Müze haline getirilen Moncado kışlası aslında devrimin başlangıcının simgesi. Küba’nın yolsuzluklar, baskı, şiddet, yargısız infazlar ve kanunsuzluklarla sarsıldığı dönemde genç bir avukat olan Fidel Castro, Batista baskı rejimine karşı hukuk mücadelesi başlatır. 1952 seçimlerinde Fidel aday oluyor, Batista seçimi kaybedeceğini anlayınca seçimi iptal ediyor.

Fidel ve arkadaşları 26 Temmuz 1953 tarihinde 165 gerilla Moncada Garnizonuna baskın düzenler. 9 gerilla çatışmada, 69 gerilla yargısız infazla hayatını kaybeder. Fidel ve arkadaşları tutuklanır. Fidel savunmasını ‘beni mahkûm edin, bunun hiçbir önemi yok, tarih beni haklı çıkaracaktır’ sözleriyle tamamlar. 16 yıl hüküm giyen Fidel 21 ay Juventud adasında hapis yattıktan sonra siyasi aftan yararlanarak serbest kalıyor ve Meksika’ya gidiyor. Che ile Fidel Meksika’da tanışıyorlar. Fidel o dönemlerde komünist değil. Che ise idealist Mark ve Lenin’i okumuş Batista rejiminin devrilmesi için elinden geleni yapıyor. Batista zamanında tüm topraklar, telefon ve ekonomik gelirleri ABD’ye satılıyor. Batista öncesi halkın maddi durumu düzgünmüş. Batista toplu infazlar yaptırmış ve birçok insanı kurşuna dizdirmiş, toplumun tümü nefret ediyor. 1956 senesinde Fidel, Che ve arkadaşları Granma Yatı’yla Küba’ya geliyor, fakat adanın yanlış bir noktasına çıkıyorlar. Batista’nın ateşine maruz kalan 80 kişilik gruptan geriye 21 kişi kalıyor. Bu 21 kişi 22 ay dağlarda yaşayıp, hazırlık yapıyorlar. Che ile birlikte çok sayıda insan Fidel’e katılıyor. Amerika Batista’dan desteği çekiyor CIA Fidel’e para yardımı yapıyor Fidel ve Che örgütleyici yönüyle batıya taarruza geçiyorlar. Batıya iki kol hareket ediyor, birinin başında Che Ernesto Guevara, diğerinde Camilo Cienfuegos var. Che Aralık ayının sonuna doğru Santa Clara’ya geliyor. Batista darbeyi durdurmak üzere içinde 400 asker, ağır silahlar ve mühimmatla dolu zırhlı bir tren yolluyor. Che ziraat fakültesinden aldığı dozer ile rayları ayırıyor, tren raydan çıkınca kazanın şoku ve yoğun ateş altında kalan 400 asker teslim oluyor. Treni ele geçiren gerilla sayısı ise sadece 18 kişidir. Santa Clara’daki çatışmadan sonra ordu ve halkın çoğu Che’ye katılıyor. 10 Ocak’ta Che ve Cienfuegos Havana’ya giriyor. 2 gün sonra Fidel geliyor. Arkadan gelen Fidel’in kardeşi Raul Batista taraftarı 100’e yakın askeri öldürüyor. Batista Dominik Cumhuriyetine oradan da Porto Riko’ya kaçıyor.

Fidel başa geçince önceleri Amerika ile ilişkilerde sorun yok. Fidel ABD’ne gidiyor. Lincoln anıtına çelenk koyuyor. Televizyonda konuşma yapıyor. Fidel Milli Birlik İttifakı kuracağını söylüyor ve adım adım Amerikan şirketlerine el koyuyor. CIA Fidel’i, indirme kararı alıyor. CIA hazırladığı bir plan ile Batista’nın kaçıp Miami’ye gelen 1500-1800 kadar insanını Nikaragua’da eğitiyorlar. Amerika başkanı değişiyor CIA yeni başkana projeyi onaylatıyor. ABD Gemi ve uçakları Küba uçağı gibi boyayıp Küba’ya saldırıyor ve önemli yerleri bombalıyorlar. Fidel tüm muhalifleri topluyor. Batista’nın adamlarını kullanan CIA, domuzlar körfezine çıkartma yapıyor. Fidel operasyonun tamamını yönetiyor. Toplam 2-3 bin kişi hayatını kaybediyor. 3 gün içinde Fidel sürekli tüm dünyaya sivillerin öldüğünü açıklıyor. Yeni başkan olan Kennedy durumdan rahatsız olup, halkın tepkisinden çekiniyor ve operasyon için gereken kuvvetleri göndermiyor. Fidel bu durumu çok iyi kullanıyor. Amerika’ya vurulan bu darbe Fidel’i yükseltiyor. 1961-62 yıllarında efsane lider oluyor. Domuzlar körfezinde giydiği üniformayı hiç çıkarmıyor ve meşhur oluyor. Fidel’in 2 hanımı ve 11 çocuğu var. Fidel’e yaşadığı süre boyunca 1000 üzerinde suikast girişimi yapıldı. Bu sebeple oturduğu yer ve hayatı hakkında hiçbir zaman, hiçbir bilgi verilmiyor. Santiago de Cuba’da Santa Ifigenia mezarlığına gidiyoruz. Burada oldukça sade Fidel Castro’nun mezarı ile birlikte, Küba devriminin Atası Jose Marti, Carlos Manuel de Cespedez, Antonio Maceo, Madre de la Patria (ulusun annesi Mariana Grajales de Maceo), Social Club orkestrasından Compay Segundo’nun mezarlarını görüyoruz.

Jose Marti’nin mezarı ve anıtı yarım saatte bir değişen Küba askerleri tarafından korunmaktadır. Sekizgen şekilde yapılan anıtmezarın günün her saati güneş alması istenmiş. Asker değişim töreni çok etkileyici giderseniz, izlemenizi tavsiye ederim. Santiago de Cuba Küba halkı tarafından ‘Kahraman şehir’ olarak adlandırılmayı hak ediyor. 1953 Moncada saldırısı ile başlayan ve 1 Ocak 1959’da Castro’nun zaferini ilan edip şehrin meydanından zafer konuşması ile noktalanan yer. Devrim meydanının tam ortasında atı şaha kalkmış, 27 kez vurularak öldürülen, Zenci Lider Antonio Maceo’nun heykeli var. Heykelin yanında özgürlük savaşında kullandıkları 23 adet Machete (pala) yerleştirilmiş. Antonio Maceo ‘Kübalı olma’ bilincini yükselten ‘Bronz Dev’ lakaplı ilk milli kahraman.

Castillo del Morro San Pedro de La Roca’ya geliyoruz. 1997 yılında UNESCO Dünya Kültür mirası listesine giren Morro Kalesi nefis okyanus manzarası, denize bakan topları, şapeli, merdivenli yolları sunduğu manzaraları ile görülmeye değer. Terasında güzel manzara eşliğinde yediğimiz yemek ve aracımıza dönerken yerli halkın renkli tezgâhları güzel anılar olarak hafızamıza kazınıyor. Akşam birçok şehirde olduğu gibi Casa de Trova’ya gidiyoruz. Devlet destekli Küba müziği yapılan bu yerlerden en meşhuru Santiago’daki imiş. Genelde bir iki tane gitar tekli veya ikili tumba ve ellerinde marakaslarla şarkı söyleyenler. Müzik öyle hareketli ki siz de yerinizde duramıyorsunuz. Bu sabah kahvaltımızın ardından Bayamo’ya geliyoruz. 1868’de Küba’nın milli marşı La Bayamesa’yı yazan Pedro Figueredo’nun doğum yeri. Bayamo kentinde bulunan Cespedes’in doğduğu evi gezip, penceresinden meydanın fotoğrafını çekiyoruz.

Santiago’da bulunan Cespedes parkına adına veren Carlos Manuel de Cespedes, sömürgecilere direnen ve ilk bağımsızlık hareketini başlatan bir kahraman. Büyük Plantasyon tarlaları olan zengin bir kişi Cespedes, yanındaki köleleri serbest bırakarak Küba’nın bağımsızlığına yol açan ‘On Yıl Savaşları’nı başlatmış ve 1868’de Küba’nın bağımsızlığını ilan etmiştir. Cespedes ‘Küba’nın Babası’ olarak bilinir. Bunun sebebi Özgürlük hareketini durdurması için İspanyol’lar Cespedes’in oğlu Oscar’ı kaçırır ve hareketi durdurmazsa oğlunu öldürmekle tehdit ederler. Ancak Cespedes şantaja boyun eğmez ‘bütün Kübalılar benim oğlumdur’ der. Oscar’ın öldürülmesinden sonra Kübalılar Cespedes’i ‘Küba’nın Babası’ olarak kabul ederler. Camaguey 1515 senesinde Santa Maria del Puerto Principe kuzey sahillerinde kurulmuş, fakat yoğun korsan saldırılarından 1528 senesinde iç bölgede yerli köyü olan Camaguey’e taşınmıştır. İlk Küba Bağımsızlık Savaşı kahramanı Ignacio Agramonte’nin doğum yeri olan Camaguey yağmur suyu biriktirmek ve gıdaları muhafaza etmek için kullanılan ‘tinajores’ denen küpleri ile meşhur. Camaguey meydanları, kilise ve binaları ile sokaklarında kaybolmaktan hoşlandığımız bir şehir. Ünlü Heykeltıraş Martha Jimenez’in galerisini görmeyi ihmal etmeyin. Trinidad’a doğru hareket ediyor ve yol üstünde UNESCO Dünya Mirası listesinde bulunan Los Ingenios Vadisinde bulunan Manaca Iznaga şeker kamışı plantasyonu ve 45,50 metre yükseklikte bulunan gözetleme kulesini görüyoruz. Kule’ye giden yol üzerinde yerli halkın açtığı tezgâhlar kuleye çıkmaktan daha ilginç gelince, otantik Küba el işlemeleri ve ahşap işlemelerinden satın alıyorum. Yolumuzun devamında Trinidad’a ulaşıyoruz.

Trinidad 1514’te Diego Velazquez de Cuellar tarafından Villa de la Santisima Trinidad adıyla kurulmuş olup, 1988 yılından beri UNESCO Dünya mirası listesinde bulunmaktadır. Şehir turu esnasında rehberimizin çıkardığı binanın üst terasından şehir manzarası ise müthişti. Trinidad Arnavut kaldırımlı sokakları, iki katlı ufak rengârenk evleri, kolalı dantel örtülü masa ve koltukları ile şirin mi şirin bir şehir. Plaza Mayor Meydanı, Kilisesi, Casa de Alfarero, Palacio Cantero Müzesi görülecek yerlerden bazıları. Yorgunluğumuzu limon suyu ve bal karışımı ile yapılan meşhur kokteylden alan ‘Canchanchara’ tavernasında çıkarttıktan sonra 12 km mesafede Karayip Denizinin kıyısında Ancon’da bulunan otelimize yerleşiyoruz. Sabah Trinidad’ın kardeş şehri Remedios gezisi. Şehrin merkezinde bulunan altın atlar barındıran ‘Iglesia Mayor de San Juan Bautista’ kilisesini ziyareti ve öğle yemeğinden sonra Cayo Santa Maria’ya doğru yola devam ediyoruz. Cayo Santa Maria Küba’nın kuzeyinde kralın bahçeleri anlamına gelen ‘Jardines del Rey’ takımadalarının bir parçası. Ada anakaraya 48 kilometrelik ‘pedraplen’ adı verilen, üzerinde 454 köprü bulunan dünyanın en uzun geçidi. Cayo Las Brujas adasındaki otelimize ulaşıyoruz. Burada kaldığımız iki gün boyunca bembeyaz kumsal ve turkuaz denizin tadını çıkarıyoruz.

İstemeyerek de olsa beyaz kumsal ve turkuaz denizi arkamızda bırakarak ‘Che’nin şehri’ olarak bilinen Santa Clara’ya doğru yola çıkıyoruz. Santa Clara’ya geliş sebebimiz 30 yıl sonra cesedinin getirilerek defnedildiği Che Guevera’nın mozolesi ve ‘El Che’nin ünlü veda mektubunun yazıldığı anıtı ve heykelini görmek. Ardından Santa Clara’da çatışmanın yaşandığı ve Batista’nın gönderdiği trenin ele geçirildiği yere gidiyoruz. Açıkhava müzesine dönüştürülmüş olan yerin ismi ‘Tren Blindado’ yani Zırhlı Tren. 1928 yılında Arjantin’de doğan Ernesto Guevara’ya tüm Arjantinliler gibi ‘dost’ anlamına gelen ‘che’ seslenişi ile dünya onu Che olarak tanıdı. Kübalı yoldaşlarının takılmak için kullandıkları bu sesleniş halkın onu ‘Che’ olarak benimsemesiyle isme dönüştü. Ernesto astım krizleriyle boğuştuğu zor bir çocukluk geçirmiştir. Kimliğini bulmak için çıktığı yolculukta önce Bolivya’da maden işçilerinin hayatı, daha sonra gittiği Latin Amerika ülkelerindeki hastalık, açlık ve fakirlik Che Guevara’yı çok etkiledi.

1946 yılında özellikle yarattığı astım krizi ile askerlikten kurtulmuş, ancak 1955 ten ölümüne kadar üniformayı üzerinden çıkartmamıştır. 1948 yılında Buenos Aires Üniversitesi’nde aldığı tıp eğitimini, 1953 yılında tamamladı. Meksika’da bulunduğu sırada Küba devriminin lideri Fidel Castro ile dostluk kurdu. Birlikte Küba diktatörü Fgencio Batista’yı devirmek için silahlı mücadeleye başladı. Önce doktor olarak, daha sonra çatışmalarda bulunarak Batista hükümetinin devrilmesinde büyük rol oynadı. Devrimden sonra Che Fidel ile birlikte Küba için çok çalıştı. Emperyalizme karşı mücadele etmek için Kongo’ya gitti, fakat bu girişimi başarısızlıkla sonuçlandı. Aynı hedeflerle bu sefer Bolivya’ya giderek silahlı gurubun başına geçti. 1967 yılında yakalanması için çıkan kararla, özel bir operasyon ile Bolivya’da esir alındı 39 yaşında infaz edildi. Cesedi bir küvet içinde basına gösterildi. Che’nin ölümünden sonra Küba’da 3 günlük yas ilan edildi. Kemikleri 30 yıl sonra getirilerek bu topraklara gömüldü.

Üniversite döneminde ondan en çok etkilenen arkadaşı Tita Infante, Ernesto’ya o kadar derin bir aşkla bağlıydı ki ‘Che’nin ölümü onu intihara kadar sürükleyecekti. İlk eşi Hilda Gadea’yı Guatemala’da tanıdı. Hilda’dan bir kızı dünyaya geldi. Küba’da Aleyda March ile evlendi. İki erkek iki kız çocuğu oldu. Öğle yemeğinden sonra ‘Güneyin İncisi ‘ olarak bilinen Cienfuegos’a gidiyoruz. Yüz ateş anlamına gelmektedir. Cienfuegos’ta görülecek yerler arasında 1890’da inşa edilen Tomas Terry Tiyatrosu, Jose Marti Meydanı ve Palasio Valle bulunmaktadır. Sabah Zapata Yarımadası’na hareket ediyoruz. Yarımadanın doğusunda bulunan ‘domuzlar körfezi’ anlamına gelen Bahia de Cochinos’ta bulunan Playa Giron Müzesini ziyaret ediyoruz. ABD’lerinin başarısızlığı ile sonuçlanan Fidel Castro’ya karşı yapılan Domuz Körfezi istilasını detayları ile anlatan bir müze. Ve Havana’ya geri dönüyoruz. Havana’da bulunan Museo Nacional Palacio de Bellas Artes Ulusal Güzel Sanatlar müzesi iki binadan oluşuyor hem ulusal sanat eserlerini, hem de evrensel sanat eserlerini de görebilirsiniz. Müzede Roma ve İspanyol kolonyal dönemlerine ait eserlerin yanı sıra Avrupalı ve Kübalı sanatçıların eserleri de bulunmakta. Akşam San Carlos de la Cabana Kalesi’ndeki geleneksel top atışı törenini izlemek üzere hareket ediyoruz. İspanyol sömürge döneminden beri her akşam 21.00’de halkı sur kapılarının kapanacağını uyarmak için gerçekleşmektedir. La Cabana kalesi, Batista döneminde hapishane olarak kullanılmış. Devrim sırasında Che burayı ofis olarak kullanmış ve Küba devrimi uzun süre buradan yönetilmiş.

Küba tarihinde çok zorluklar yaşamış ve bağımsızlıkları için inanılmaz kahramanlar çıkartmış bir ülke. Che Guevara ve Fidel Castro’nun verdiği mücadeleye tanık olmak anlamaya çalışmak benim için çok heyecan vericiydi. Doya doya Majito ve Daiquiri içmek ve Küba müziği ile dans etmek ise inanılmaz keyifti. Bu tarih kokan ve eğlencenin bol olduğu bu ülkeyi, kültürleri bozulmadan görün derim. Seyahat fotoğraflarımı @banusiyahi instagram hesabımdan takip edebilirsiniz.

Yorumlar (0)
Ayın Anketi Tümü
Yeni Yıl'da Hangi Kararları Alıyorsun?
Yeni Yıl'da Hangi Kararları Alıyorsun?
10
açık