Macahel Baksı Müzesi

Yıllar önce Eskişehir Fotoğraf Sanatı Derneği EFSAD’ta fotoğraf sanatçısı Faruk Akbaş’ın sunumunda Macahel’i seyretmiş ve hayran kalmıştım. O zamana kadar Türkiye sınırları içerisinde böyle bir yerin varlığından haberim yoktu. Macahel’e kışın kar yağdığı zaman şehirle bağlantısı kesildığını, hastalarını kızaklarla şehre ulaştırabildiklerini bu sunumdaki fotoğraflarda görmüştüm. Faruk Akbaş’ın karelerinde seyrettiğim yemyeşil ve bembeyaz Macahel yıllardır hep aklımın bir köşesinde kalmıştı, tur programında birde Baksı Müzesi olunca gitmem şart oldu.

SEYAHAT 20.01.2021, 15:33 20.01.2021, 15:47
Macahel Baksı Müzesi

İstanbul Hava Alanı dış hatlardan hareket edip Batum’a iniş yaptık ama biletimiz iç hatlar ve Hopa yazmakta. Pasaport gerektirmeyen TC kimlik kartı ile yaptığımız yolculuğumuzda dış hatlarda olmamıza rağmen biletimiz yurtiçi uçuş olduğu için alışveriş yapamıyoruz. Batum’a iniş yaptığımızda havaalanına girmeden otobüslere alındık ve Hopa’ya hareket ettik. Polis kontrolünden geçişimiz Hopa’da yapıldı. Direk olarak Hopa’dan Borçka’ya hareket ediyoruz. Borçka’da Karadeniz’in geleneksel asma köprüleri dikkatimizi çekiyor. Kısa bir fotoğraf molasından sonra yemyeşil doğa, dağların arasından akan küçük küçük şelaleler, dağlara inmiş bulutlar ve yukarılara çıktıkça sis içindeki doğanın sunduğu nefis manzaralar eşliğinde Karagöl’e ulaşıyoruz.

Artvin’in Borçka ilçesine bağlı Macahel, Karçal dağlarının eteklerinde yer almaktadır. UNESCO tarafından 2005 yılında ekosistemi bozulmamış biyosfer alanı olarak tescillenmiştir. Yapılan araştırmalarda alanın florası, faunası, biyoçeşitliliği araştırılarak ortaya çıkmıştır. Tarım ve Köy İşleri Bakanlığınca alanda bulunan Saf Kafkas arısının yaşadığı yer ‘Gen Koruma bölgesi’ olarak ilan edilmiştir. Coğrafi yapısı, biyolojik çeşitliliği, bitki örtüsü ve iklimi ile büyüleyici bir güzelliğe sahiptir. Macahel yöresinde Camili, Düzenli, Efeler, Kayalar, Maral ve Uğur olmak üzere 6 köy bulunmakta olup, Camili merkez köyüdür. Macahel’de yerel yemeklerin tadına bakmak istiyoruz. Köy meydanında yerel yemek için restorant sorduğumuzda bir delikanlı yeni yapılmış açılmak üzere olan 4-5 odalı tesislerine davet etti. Dağların arasında tam olarak Macahel’i tepeden seyredebildiğimiz tesiste, annelerinin yaptığı yerel yemeklerin tadına bakarken gözlerimiz yeşile doyuyor. O eşsiz manzarada çay içmek ise ayrı bir keyif. Ayrıca Macahel halkının sıcaklığına ve misafirperverliğine tanıklık ediyoruz. Bu gece konaklayacağımız Tema Vakfı Konuk Evi’nde kahvelerimizi içtikten sonra Maral köyünde bulunan Maral Şelalesi’ne gittik. Bu yolun bir kısmını araçla gidebiliyorsunuz, bir yerden sonra araba yolu bitiyor, 45 dakikalık bir yürüyüş ve 20 dakikalık tehlikeli bir iniş ile şelaleye ulaşabiliyorsunuz. Maral Şelalesi’ni görmeye değer mi diye bana sorarsanız, eğer benim gibi şelale delisiyseniz değer derim. Şelale yolu dönüşünde Marhal Köyü’nde bulunan İremit Camii’ni geziyoruz. Osmanlı Döneminden kalan 165 yıllık olan camii, ahşap mimarisi ve kök boya kullanılarak yapılan canlı motifleriyle çok renkli. Macahel’in kestane ve ıhlamur balı çok güzel ama gerçek ürünlere ulaşmak gerçekten zor. Konukevinin idarecisi Ayşe Hanım’dan her konuda yardım istenebilir. Ayşe Hanım ayrıca güzel yemekleri ile gönlümüzde yer etti.

Karagöl Tabiat Parkı içinde bulunan Karagöl 678 hektar alana sahiptir. 1800’lü yıllarda bugünkü Klaskur Yayla’sının yakınında bulunan bir tepenin toprak kayması sonucunda Klaskur deresi’nin önünü kapatması ile oluşmuştur. Zengin orman örtüsü ve flora çeşitliliği ile ilgi çeken Karagöl, kamp ve karavan turizmi için ideal bir yer. Ayrıca mevcut alan içerisinde yirmi yatak kapasiteli bir de misafirhane bulunmaktadır. Yürüyerek Karagöl’ün kıyısından, tamamını dolaşıp fotoğraf çekebilir ve gölde kayıklarla da gezebilirsiniz. Karagöl’de gözleme dışında yemek bulamayınca Macahel’e hareket ettik. Çünkü burası genellikle piknik alanı olarak kullanılmakta.

Sabah kahvaltısında yörenin lezzetlerinin tadına bakmamızın ardından Yusufeli’ne doğru yola çıkıyoruz. Çoruh Vadisi boyunca muhteşem manzaralar eşliğinde İşhan’a ulaşıyoruz. Hedefimiz İşhan Kilisesi o kadar yol kat etmemize rağmen yol çalışmalarından dolayı maalesef Kiliseye ulaşamıyoruz. Yusufeli’ne geri dönüp yörenin meşhur ‘cağ kebabının’ tadına bakıyoruz. Yemekten sonra Barhal Köyü’ne hareket ediyoruz. Belli bir yere kadar araçla gidebiliyoruz. Gürcü Manastırı olan Parhali’ye ulaşmak için bir süre yürümemiz gerekiyor. Nehir kıyısında suyun sesi ve yemyeşil doğanın içinde bu yürüyüş hepimizin çok hoşuna gidiyor. Parhali kelimesi Türkçe’de Barhal biçimini almıştır. Parhali Manastır kompleksinden günümüze kilise yapısı kalmış. Barhal kilisesine ulaştığımızda bu sefer kapalı olduğunu görüyoruz bugün şansımız hiç iyi gitmiyor. Bir süre bekledikten sonra köyden gelen görevli bize Kiliseyi açıyor. Kilise 9.yüzyılda Kral David Magistros zamanında yapılarak Vaftizci Yahya’ya adandığı yazılı kaynaklardan anlaşılmaktadır. 1677 yılında Hacı Şerif Efendi tarafından onarılarak camiye çevrilmiştir. Geceyi Yusufeli’nde geçirdikten sonra İşpir-Pazaryeli üzerinden Baksı Müzesi’ne doğru yola çıkıyoruz. Yolda verdiğimiz çay molasında İşpir’in meşhur fasulyesinden almak istiyoruz. Ama şoförümüz buradaki fasulyelerin dışarıdan geldiğini söyleyince şaşırıyoruz. Fakat aldığım dut kuruları, duttan yapılmış cevizli tatlı sucuk ve pestillerin tadını unutamıyorum. Baksı Müzesi’ne ulaştığımızda Hüsamettin Koçan ve eşinin orada olması ve onlarla geçirdiğim sohbet dolu bir günü anılarım arasına katmak benim için unutulmazdı. 2014 yılı Avrupa Konseyi Müze Ödülü alan Baksı Müzesi, 2005 yılında Profesör Hüsamettin Koçan tarafından Baksı Sanat Vakfı’nın kuruluşu ile ilk adım atılmış. 2004 yılında ilk bölümü açılmış olsa da, resmi açılışı 13 Temmuz 2010 tarihidir. Müzede sanat eserlerinin sergilendiği bölümde bizim gittiğimiz dönemde Nuri Bilge Ceylan’ın fotoğraf sergisi vardı. Müze sanat eserlerinin sergilendiği bölümlerin yanı sıra konferans salonu, kafeteryası, tasarım ürünlerin satıldığı müze dükkânı ve konukevi ile hizmet vermektedir.

Baksı Müzesi’ne ulaşınca Hüsamettin - Oya Koçan ve dostları ile doğanın içinde bulunan bir balık restoranına gittik. Hüsamettin ve Oya Koçan’ın sohbetleri beni öyle büyülüyor ki zamanın nasıl geçtiğini anlayamıyorum. Yemek sonrası müze yakınlarında bulunan ‘Huykesen Ağacı’ na gidiyor ve müzeden aldığımız dilek kumaşlarını bağlıyoruz. Bu ağaca bağlanan kumaşların aslında beğenmediğiniz huyunuzu kesmesi istenmekte. Akşam yemeği Koçan çiftinin güzel sohbetleri ile müzenin restoranında nefis yemekler eşliğinde devam ediyor. Sohbetler esnasında merakla Koçan çiftinin hayatı ile ilgili sorduğum sorularla, ayrıca müzeden aldığım Aslıhan Lodi’nin Hüsamettin Koçan ile yaptığı söyleşi kitabından hoşuma giden kısımları sizlerle paylaşıyorum.

Hüsamettin Koçan 1946 yılında Bayburt’un Baksı Köyü’nde dünyaya geldi.Son derece özgür bir çocukluk yaşayan Hüsamettin Koçan okumuş olmasının asıl sebebinin babasının ‘Çocuklar ne olursa olsun okuyacaklar’ demesine bağlıyor. Ortaokula Bayburt’ta giden Hüsamettin hoca, o dönemde Bayburt’a kağnı ile1,5-2 günde gittiklerini ve eğitim dönemi bitince köye döndüklerini anlatıyor. Bir dönem Tabiat bilgisi dersinden sınıfta kalma durumuna gelince Şubat dönemi ödevi olarak çizdiği büyük ve küçük kan dolaşımı çizimini öğretmeni o kadar çok beğenmiş ki sözlü notu sayarak sınıfı geçmesini sağlamış. Sanata olan yeteneğinin ilk izleri böyle görünmeye başlıyor.

Babasının mühendis olması isteği üzerine Erkek Sanat Enstitüsü torna-tesviye bölümüne ve 3 yıl - da Mühendis yetiştiren Marma - ra Teknik Sanat Okulu’na devam ediyor. Koçan bu mesleği yapa - mayacağını anlıyor ve Almanların kurduğu Tatbiki Güzel Sanatlar okulunun sınavına giriyor ve ka - zanınca babasına telgraf çekiyor. ‘Mühendis olmak istemiyorum, izin verirsen kazandığım bu okula git - mek istiyorum’ diyor. Babasından gelen cevap ise ‘Hayat senin, ne istiyorsan yapabilirsin’ oluyor. Ve böylelikle Baksı köyünden çıkan ilk üniversite mezunu kendisi oluyor. Tatbiki Güzel Sanatlar Fakültesi’nde aldığı Alman modeli eğitim ile ilgili ‘Benim ufkumu Bauhaus okulunun toleranslı, çağa bakan, farklılığı te - hdit olarak algılamayan bakış açısı açtı. Kültürel olarak açılım yap - mamı sağladı.’ sözleri bugün eğitim alan tüm gençlere ders niteliğinde. Hüsamettin Hoca babasının hayatının iki önemli kararında çok etken olduğunu anlatıyor. Eşiyle evlenme aşamasına geldiğinde Abisi ve çevresi eşinin şehirli olması dolayısı ile sorun yaşayacağını söylüyor. Babasına danıştığın - da ‘Oğlum iyi bir insan mı? ‘sorusu ile evlilik kararı vermesine sebep oluyor. Eşinin kendisine çok şey kattığını her fırsatta ifade ediyor. Öyle tatlı, öyle sıcak insanlar ki doyamıyorsunuz.

Hüsamettin Koçan Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde uzun yıllar öğretim üyesi olarak görev yapmış, 1997-2005 yılları arasında ise fakülte dekanı olmuştur. Hüsamettin Koçan yurtiçi ve yurtdışında birçok kişisel sergi açmış ve grup sergilere katılmış. Birçok ödül kazanmış. Sanat dernekleri, fuarlar, bienallerde yönetim kurulu başkanlığı ve üyelikler yapmış. Bu kadar yoğun çalışma hayatının ardından sanırım özüne dönme isteği ile Baksı Müzesi’ni kurmuş. Eşi ile birlikte oradaki halk ile bütünleşmiş. Şimdilerde en sevdiği yerlere sanatını getirmiş olmanın keyfini sürüyor. Baskı Müzesi’ne veda edip Bayburt’a doğru hareket ediyoruz. Bayburt’taki hiçbir yapı malzemesi kullanılmadan yer altında kayaların oyulması ile yapılmış olan Aydıntepe yer altı şehrini geziyoruz. Uzunluğu 1 kilometreyi aşan galerinin tavanında havalandırma ve gözetleme amaçlı konik delikler yapılmış. Galerinin girişinde gerektiğinde kapatmak için kullanılabilecek çapı 1,5 metre olan daire bir taş bulunuyor. Hangi amaçla yapıldığı tam olarak bilinmeyen yer altı şehrinin, sığınma, düşmanlardan korunma veya kış şartlarında barınak olarak kullanılmak için yapıldığı düşünülmektedir. Bayburt’ta öğle yemeğinden vazgeçip Erzurum’da Cağ Kebap ve Kadayıf dolması ile meşhur Muammer Usta’ya gidiyoruz. Eğer yolunuz Erzurum’a düşerse özellikle Kadayıf dolmasının tadına mutlaka bakmanızı tavsiye ederim.

Turumuz tamamlanıyor ve Türk Hava Yolları’nın uçuşu ile İstanbul’a dönüyoruz. Yıllardır gitmeyi arzu ettiğim aklımın hep bir yerlerinde gitsem dediğim Macahel ve Baksı Müzesi çok güzel anılar, güzel tatlar ve dostluklarla sona erdi. Şimdi canım ülkemde görmeyi istediğim yeni yerlerin hayalini kurmaya başlamanın zamanı. Seyahat fotoğraflarımı @banusiyahi instagram hesabımdan takip edebilirsiniz.

Yorumlar (0)
Ayın Anketi Tümü
Yeni Yıl'da Hangi Kararları Alıyorsun?
Yeni Yıl'da Hangi Kararları Alıyorsun?
10
açık